TÜRK SİNEMASI’NIN BİYOGRAFİ FİLMLERİ

Türk Sineması’nın son on yıllık döneminde biyografi filmlerine ağırlık verildiğini görüyoruz. Ayla filmi bu filmlere ilk örnek olarak gösterilebilir. Filmin hikayesi gerçek bir hayat hikayesine odaklanıyor. 1950 yılında İskenderun’da görev yapan Astsubay Kıdemli Başçavuş Süleyman Dilbirliği ile Koreli Eunja Kim’in gerçek hayat hikâyesi, tam 65 yıl sonra beyaz perdeye aktarıldı. Yönetmen Can Ulkay’ın Ayla filmi son yıllarda en çok izlenen ve hasılat yapan filmi oldu. Başrollerinde İsmail Hacıoğlu, Ali Atay, Altan Erkekli ve Çetin Tekindor oynuyor. Filmin hikayesi ise Astsubay Süleyman Dilbirliği ve onun Kore’de tanıştığı, savaşta kimsesiz kalmış 5 yaşındaki Koreli bir kız çocuğuna sahip çıkmasını anlatıyor. Küçük kıza isim arayışları ve sonrasında isminin ‘’Ayla’’ olmasına karar verirler. Ayla ve Süleyman gittikçe birbirine bağlanırlar. Adeta baba ve kız olurlar. Ne var ki sonradan ayrılmak zorunda kalacaklardır. Başarılı oyuncu kadrosunun yanı sıra filmin en çok izlenmesinin nedenlerinden biri de gerçek bir yaşam öyküsünü anlatması. Son sahnelerde Süleyman Dilbirliği ve Eunja Kim’in yıllar sonra karşılaştıkları sahne filmin en duygusal sahnelerinden biri İsmail Hacıoğlu ve Ali Atay’ın oyunculuğu da takdire şayan.Bir diiğer biyografi filmi ise Müslüm. Müslüm filmi de çok ses getiren biyografi filmlerinden biri. Müslüm Gürses toplum tarafından çok sevilen bir sanatçı. Hayatının film olması da bayağı merak uyandırmıştı. Başrolleri Timuçin Esen, Zerrin Tekindor ve Şahin Kendirci paylaşıyor. Müslüm, Anadolu’nun bir köyünde üç kardeşi ve ailesi ile birlikte yaşam mücadelesi veren bir genç. Babası ile pek anlaşamayan bir çocukluk dönemi geçirir. Fakat çok büyük hayalleri var. Bir gün halk ozanı Ali Limoncu ile karşılaşır ve hayatı değişir. Önünde çok merdiven vardır ama hepsini birer birer çıkar. Önce ses yarışmasında birinci olur, daha sonra kaset çıkarır, fakat başarılı olamaz. Ama Müslüm merdivenleri çıkmaya devam eder. Bir gün sahnedeyken sesi çok beğenilir ve İstanbul yolları açılır. Çocukluk yılları ve gençlik yılları çok başarılı bir şekilde canlandırıldığını söyleyebilirim. Şahin Kendirci’nin ilk oyunculuk deneyimi olmasına rağmen müthiş bir oyunculuk sergilemiş. Türk Sinemasın’da biyografi filmlerinin en başarılı çalışmalarından ilk sıralara girer. 2022 yılının en çok izlenen ve bana göre Türk Sineması’nın en iyi biyografi filmi Bergen filmidir. Sanatçı Bergen’in hayatını anlatan filmin başrollerinde Farah Zeynep Abdullah (Bergen), Erdal Beşikçioğlu(Halis Serbest) ve Tilbe Saran (Bergen’in Annesi) oynuyor. Bu film bana göre salt bir biyografi filmi değil. Acı çeken tüm kadınların hikayesi. Farah Zeynep Abdullah Bergen’e benzerliğinin yanı sıra, Bergen’in çocukluğu ve gençliğinde yaşadığı travmayı muhteşem bir performans göstererek izleyiciye sunmuş. Gerçekten Bergen mi diye düşünüyor insan. Gerçek ismi Belgin Sarılmışer olan Bergen, 1959 yılında, yedi çocuklu bir ailenin son çocuğu olarak dünyaya gelir. Belgin, henüz altı yaşındayken annesi ve babası boşandığı için, annesi ile birlikte Mersin’den ayrılıp Ankara’ya yerleşir. İlkokul yıllarında babasının aldığı mandolini çalıp şarkı söyleyen Belgin’in müziğe olan yeteneği çok dikkat çeker ve öğretmenlerinin de yönlendirmesi ile Ankara Devlet Konservatuarı’nın Piyano Bölümü’nü birincilikle kazanır. Piyano ve çello çalmayı çok sever. Konservatuar arkadaşları ile gittiği Ankara’nın o dönemki en ünlü sahnelerinden birinde, arkadaşlarının isteği üzerine sahnede şarkı söyler. Büyük ilgi alınca, mekân sahibinden sahne teklifi alır. Klasik müzikteki yeteneğinin yanısıra, Türk Sanat Müziği ve Türk Hafif Müziği söyleyen ses sanatçısı olarak da ışığı parlamaya başlar. Türk Sinemasın’da önceki yıllarda da biyografi filmleri çekilmişti. Peki son on yılda ki filmler neden daha başarılı oldu? Bence filmi yapılan sanatçılarının hayat hikayelerinin merak uyandırması, şarkılarının çok sevilmesi ve canlandıran oyuncuların benzerliği en büyük etkenlerden biri. Dolayısıyla popüler bir tür olan biyografi filmleri Türk Sineması’nda yerini alıyor.