Şans Eseri Yaşam
Sahiden şans eseri yaşamakta olduğumuza olan inancım giderek artmakta. Bugün ülkemizin en büyük kentlerinden biri olan İzmir'in merkezinde yağan yağmurda elektrik akımına kapıldı, henüz 23 yaşında olan, Özge Ceren DENİZ. Onu gören 44 yaşındaki İnanç ÖKTEMAY, kurtarmak için onu tuttu ve birlikte yere yığıldılar. Bu bir masal ve masal kahramanı masalda geçen kızı kurtarmaya çalışıyor gibi öyle değil mi? Öyle olmasını canı gönülden dilemiş olsam da maalesef bu bizim ülkemizde yaşanmış, ölüm kadar soğuk ve insan kadar canlı bir olay. İyi ama dışarda yağmur yağması gayet olası bir şey değil mi, bu nasıl olabilir? Konak Belediye Başkanı Nilüfer Mutlu'nun açıklamasına göre 80 cm derinliğinde olması gereken kabloların yalnızca 30 cm derinliğinde olması ve bu kabloların izolasyonunun olmaması sebebiyle olabilirmiş. Biz bu ölüme "ömür bitti, bahane geldi, Azrail işte, yaşı yok tabii ölümün" diyebilir miyiz? Elbette ki hayır çünkü olay 5 yıl kadar öncesine dayanan, ihmalden kaynaklı bir cinayet. 2019 yılında yapılan haberin ana başlığında "ÇÖZÜM İÇİN BİRİ Mİ ÖLMELİ?" Bu başlıktan 5 yıl sonra ise bu olay yaşanmakta. 5 yıldır sorumlular, çalışanlar, görevliler nerede? 2019 yılındaki bu haber bir müneccimlik değildir zira perşembenin gelinini çarşambadan bilmenin bir albenisi yoktur. Ayan beyan ortada olan bir ihmali çözmek yerine 5 yıl ertelemek ve 2 cana mal etmek cinayet değil de ne demektir? Görüntüler kan dondurucu. Küçücük bir empati yeteneği ve vicdanı olan ki "insanım" diye geçinen herkeste olması gereken şeylerdir bunlar, videoyu izlediği an adalet duygusu, öfkesi, ölümün soğukluğunu hissedişi ile harekete geçmiş ister, sorgular, çözüm arar. İnsanlar bu kadar ucuz ve kolay bir şekilde yok olmamalı. Ülkemizde bir sürü insan ölüyor ve çoğunun bir veya birden fazla katili bulunmakta. Peki bu katiller nerede? Hala içimizdeler. Faili gayet ortada olan katillerimiz "meçhul" sıfatıyla adalet sistemimizle yargılanıyorlar ve "sus payı" niteliğinde cezalarla aramızda gezmeye devam ediyorlar. Verilen cezalar o kadar küçük ki ceza değil de ödül niteliğinde. Bu olayın neticesini de hep beraber göreceğiz zamanla. Ama bu sefer pahalıya mal olmalı bu canlar. Bu cümleyi kurarken fazla kaba bir cümle olarak gelse de bana ülkemizde insan canı maalesef ki çok ucuz, bu sebeple dile getirmek zorunda hissediyor insan kendini. Netice itibarıyla her ne sebeple olursan olsun şans eseri yaşadığımızı düşünecek kadar çok ve sebepsizce ölüyoruz ülkemizde. İyi ama neden, neler oluyor, yanlış nerede? İnanç ÖKTEMAY'ın 2014 yılında paylaşmış olduğu tevafuk niteliğinde olan Albert CAMUS sözü şöyle diyor: "Bir ülkeyi tanımak istiyorsanız o ülkede insanların nasıl öldüğüne bakın." Peki hiç bakıyor muyuz, bizim ülkemizde insanlar nasıl ölüyor? Nasıl ölüyoruz bilmem de baştan beri söylediğim gibi şans eseri yaşıyoruz.
Yazımın sonuna gelirken adaletli bir dünya, adil yargılama, hayırlı bir ölüm ve bir insanın diğer bir insanın celladı olmadığı bir dünya temenni ediyorum. Vefat eden vatandaşlarımıza Allahtan rahmet geride kalan acılı ailelerine sabır, güç, kuvvet diliyorum. Ve en kritik noktalardan biri olduğuna cani gönülden inandığım "adil yargılama" ile sorumluların ivedilikle cezalandırılmasını, cezaların caydırıcılıklarının arttırılmasını tüm yetkililerden fikri ve vicdanı hür bir vatandaş olarak talep ediyorum hatta bu konuda gayet genel bir cümle kurabilirim, talep ediyoruz. Adaletin tez vakitte yerini bulması temennisiyle zira geç gelen adalet adalet değildir. Tıpkı 5 sene sonrasında 2 kişinin ölümüne mal olunduktan sonra düzeltilecek elektrik akımı gibi...