Yazdıklarımı silip duruyorum bu aralar. Çünkü bıçak gibi keskin sözlerdi, yürek yakardı, kalpler incinirdi, anlamazlardı beni. Susmuşluğum haykırıştı bir zaman. Cümlelerde gizliyim ben, derin bir mânâyım çoğu zaman. Beyhude bir çabaydı, bunu geç fark ettim. Ben anlaşılmak için değil, iç dünyama anlam katmak için yazıyorum çoğu zaman. Anlaşılmak değil artık niyetim. Anlatmak için yazmaktır tüm derdim.
Yazmayı sevdiğimi keşfettiğimden bu yana çok zaman bekledim. Tırnaklarımla kazıdığım bu hayatımın zirvesine asılı kaldığım, tutunduğum tırnaklarımın arasında kırk yedi yılımın acı tatlı özeti var. Zorluklarla geçen uzun bir zaman, uykusuzluk, kimi zaman umutsuzluk, kaygı, korku ve gözyaşı var. Tüm olumsuzluklar hayatımın akışı içinde yer alırken, bir yandan da yeni heyecanlar, yeni umutlar, yeni hevesler ve bitmek bilmeyen hayallerim var. Aşklar, dostluklar, çocuklarım ve çocukluğum var.
Ben bir dağın yamacındaydım, tırmana tırmana çıktığım bu hayat dağında ömrüm ne kadar kaldı bilmiyorum.
Şimdi bana vazgeç demeyin. Vazgeçersem, vazgeçilen olurum. Diyorlar ki bu yıl senin için güzel bir yıl olacak. O halde bu yıl benim yılım olacak. İşte o kadar! Yazmaya ve anlatmaya devam diyorum.
SON SÖZ
Bilmediğiniz ne varsa bir gün öğreneceksiniz. Ama ben konuşmayacağım. Hiç kimse konuşmayacak.
Konuşmadan ve susarak öğreneceksiniz. Ta ki sustuğunuz şey başınıza geldiği zaman. İyilerin kötülere tahammül ettiği, kötülerin iyilere tahammül etmeyip yok ettiği bir dünya bu fani dünya.
Taşın altına elini koymayanların, yaşanan felaketlerden sonra herkesin birbirini suçlayarak konuştuğu, herkesin kendini haklı bulduğu bu dünyada an gelecek ve herkes susacak.