İnsanın hayatını nereden yazmaya kalksak sayfalara sığmayacak kadar bir roman oluşacağı kesin. Romanın içerisine de sığmayacak kadar acılar hüzünler badireler veya mutluluklar anlata biliriz.
Bazen hayatta hiç ummadığımız anda çıka gelen mutluluklarla beraber akabinde üzüntüleri de yaşıyor olabiliriz. İnsan yaşamı boyunca hep bir hareketlilik bir çaba içerisine girerek kendini bir karaktere şekile sokar. Alışkanlıklarımız bizleri şekle sokarken bir yandan da yeni yetişen nesle örnek olarak onları eğitmek üzere evde yada sokakta bir görevimiz olduğunu unutmayalım.
Alışkanlık demişken kapitalist düzende yetişen bir neslin yok oluşuna hep birlikte seyir halindeyiz. Sanal alemden tutun da mahalle arkadaşları bile Kendi düştüğü bataklığa arkadaşını bir şekilde sokarak onunda hayatına canına sebep oluyor.
KUMAR yumuşatılmış adıyla ŞANS OYUNU
Bazı kesim kısadan zengin olma hayalleri kurarken, bazılarıda etiyle kemiğiyle didine didine bu hayat zorluğunda ilerlemekte.
Peki kısadan zengin olmak isteyenlerin düşmüş olduğu bataklıkta kaybolmalarına değinersek.
Kısadan zengin olma hayalleri kuranlar dedik. Bunu şu derece de açmak isterim. Zengin olmak için elindeki varını yoğunu bir tahtadan masa üzerine ortaya koyup bir gecede kaybedenler oluyor. Bunların varı yoğu sadece maddi değil manevi olarakta diye biliriz. Kimisi evini kaybederken kimisi borç batağına sürüklenip akli dengesini kaybediyor. Kimi evini parasını iş yerini kaybederken, kimi ailesini kaybediyor. Kumar denen illetin bugün dünya çapında hızla yayıldığını görebiliyoruz. Kimisi bir hayal için bu sürüvene katılırken, kimisi keyfine başlayıp belli bir zaman sonra kendini kaptırarak alışkanlık haline getiriyor. Bu alışkanlığın getirmiş olduğu yıkımlar akla hayale sığmayacak derecede olduğunu da biliyoruz. Son nokta olan intihar ı bile gerçekleştirmiş hayal perestlerin olduğunu da görebiliyoruz. İyide bu kumar belasından kurtuluş yok mu acaba ? Maalesef üzülerek söylüyorum ki buna birkere alışan insanı hiç iyi günlerin beklemediğini söyleye bildirim. Bir kere kazanınca tatlı gelen para insana tatlı tatlı hayaller kurduruyor maalesef. Bunun akabinde insanın hırsıyla birleşen alışkanlık git gide boyutları aşarak insanda oluşturduğu piskolojik nedenlerin elde olmayan sebeplere yol açtığını biliyoruz.
Bir arkadaş şöyle anlatıyor;
“Arkadaşımdan gördüm okulda bahis denen illeti anlatıyordu. Bu kadar kazandım diyerek bizleri adeta morfinloyordu. Birgün okuldan çıkışı onu takibe aldım. Bir kahve haneden içeri girdi bende aynı kahvehane ye girdim. İnsanların önlerinde çay ve kağıtlar gördüm. Kimisinde bir heycan kimisinde tedirginli bekleyişler gözüme çarptı. Aralarından biri oley be gol oldu diye ayağıya kalktı . Sevinci çok ilgimi çekti. Sandalyeyi çekip oturdum. Önümdeki kağıtlarda sporla alakalı tahmin kağıdı vardı. Birkaç tahmin yapıp cebimdeki parayı vererek oynumu oynadım. Çok heyecanlıydım. Bastığım iddaya alacağım meblağ güzel bir paraydı. Kazanırsam diye hayal kurmaya başladım. Önce evi değiştiririm, arabayı da değiştiririm bir kaç borcum var onuda veririm oh benden ağası olmaz dedim. Maç sonuçları açıklandı bahisi kaybetmiştim. Hırs yaptım bu kez kazanacam deyip tekrar oynadım. Bu sefer küçük para basmıştım. Maç geldi ve ben çok mutlu olmuştum kazandığım parayı alıp çıktım. Ertesi gün tekrar kahvehane ye geldim. Dün kazandığım para aklıma geldi . Biraz fazla oynadım. Kaybettim. Hep hırs yaptım bu kez kazanacam diye ama maalesef kazanan hep kasa oldu. Kahvehane de dolaşan tefecilere bulaşmıştım. Borcum bi hayli birikti. Onu ödemem için gün veren tefecilere borcumu o günde ödeyemeyince arabamı verip borcumu kapatmıştım. Hala oynuyormusun diye sorarsanız evet oynuyorum. Şuan arkadaşlarıma ve çevreme 3 milyon borcum var dedi.”
Bir başka arkadaş anlatıyor;
“Bizim cemal dün gece masada evini arabasını kaybetti . Evine gidip karısının kolundan bilezzikleri çıkartıp tekrar masaya geldi. Onlarıda kaybetti adamın dünyası başına yıkıldı. O gece akıl sağlığını kaybetti. Bir kaç gün sonrada karısı ve çocukları onu terk ettiğini duyduk. Aradan bir hafta geçmedi Cemal bir pompalıyla kafasına sıkmış intihar etmiş dedi.”
Ne kadar çok acı hayatlar varmış değil mi?
O yüzden canımızında ailemizinde ve kazancımızın da kıymetini bilelim. Belki mal yada mülk gibi şeylerin yerini doldurabiliriz. O da meçhul tabi, ya giden canlar, ya kırdığımız o kadar mahsum insana ne demeli asla yeri doldurulmaz şeydir.
Konunun içeriğine daha fazla dalarsak daha çok acılı hikayeler duyacağımız kesin. Bu yüzden yazımıda fazla uzatmadan sizleride sıkmadan noktalamak istiyorum.
Yazar: Muammer Kılıç