İLK "PUTKEM"
Selâm Kamer ne haber?
Yok olmadı!
Sevgili Kamer...
Hayır, bu da olmaz!
Hah tamam dur!
Merhaba Kamer,
Evet, tamam bu olur...
Merhaba Kamer...
Nasılsın iyi misin beni sorarsan of… olmuyor olmuyor…
Tamam, yeni baştan hadi…
Merhaba Kamer...
Mektuba nasıl başlayacağımı bulmak epey zamanımı aldı o yüzden biraz geciktim. Aslında daha önce yazacaktım sana ama işte bir türlü o cesareti bulamadım kendimde.
Yani hani bu benim yüreğim diyerek avuçlarıma bıraktığın simitlerin sıcağı yakmış olacak ki ellerimi, kalbimi yaşam ünitesine bağlamışlar ne alakası varsa! Yıllar geçmiş üzerinden meğer bitkisel hayat demiş doktorlar hâlbuki simitle bitkinin ne alakası var dimi?
Ha… Ha… Ha… Bunlar da tuhaf...
Bu… Sana gidişinin üzerinden 5 yıl geçtikten sonraki ilk mektubum. Yani o kadar zaman geçmiş öyle diyorlar. Okur musun, okumaz mısın bilmiyorum çünkü nereye yollayacağım bilmiyorum. Aslında ne yazacağım onu da bilmiyorum bunca bilinmezlikle nasıl başa çıkacağım?
Biliyor musun? Kendi ismimi bile hatırlayamıyorum. Sakın neden bana bunları anlatıyorsun deme çünkü kafamın içi bomboş. Tek bildiğim uyandıktan sonra anlatılanlar bir de sen... Hep aynı sahne yıldırım gibi düşüyor yüreğime; Sahil, Bank, 2 simit. Çaycı çocuk bir de sen… Tek hatırladığım bunlar. Uyandığımdan beri buruşturup attığım kâğıtları saymıyorum bereketi kaçmasın diye.
Farkındayım yazdıklarım anlamsız geliyor sana tıpkı parçaları kaybolmuş, eksik puzzle gibi. Üstüne üstlük cümlelerim de devrik.
Doktorlar her şeyi yaz dedi ondan yazıyorum yoksa bana ne! Deli miyim de beni bir bankın üzerinde denizin derinliklerine gömen bir adama mektup yazayım?
Neyse çok yoruldum... Şimdilik bitiriyorum hoşça kal...
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.