BÖLÜM 2
HEPİMİZ MODERN MİYİZ?
1789 Fransız Devrimi gibi dünyayı sarsan bir olay yaşandı. Başınızı kaldırıp dünya okuması, medeniyet ve uygarlık okuması yaptığınız her şeyde bu devrimin etkilerini görürsünüz. Bu devrimin batıda meydana getirdiği uyanış sonrasında sanayi devrimi ile
Batılılar (İngiltere, Fransa, Hollanda, Portekiz, Almanya, İtalya vs.) dünyada bir sömürge yarışına girdi. Günlerce aç ve susuz bırakılıp ardından çayıra bırakılan öküz gibi sağa sola saldırdı. Yiyebileceği otları yedi diğerlerine basıp yok etti. İçebileceği kadarını içti diğerinin içine pisleyip kirleterek kullanılamaz hale getirdi. Yine günlerce aç bırakılmış tilki, kurt, ayı veya köpek gibi. Serbest bırakıldığında bulduğu tüm canlıları öldürmek ve yemek istedi. Yediğini yedi geri kalanını murdar etti. Hem de hiç acımadan.
Bunları hayvan formundan çıkarıp insan formuyla değerlendirelim biz yine. Soruda şöyle bir ilginçlik var. Baştan kast sistemini kabul eder bir bakış açısıyla modernlik kavramı bazı topluluklara has bir şeymiş gibi ciddi bir sınıf ayrımı yapılmış ve yönlendirmeye yer verilmiştir. Biz insanoğlu çok üretene, çok sahip olana ve çok tüketene modern demekten geri kalmıyoruz. Bu yüzden de cevap vermeye çalıştığım çok ilginç bir soru meydana çıkmış.
‘Modernleşmesini tamamlayamayan ya da modernleşmeyi reddeden ülkeler/topluluklar “zorla” modernleştirilmeli midir?’ Bunu belki 10 defa kendime sordum. Benim, içinde bulunduğum toplum modern mi? Değilse? Ki değil batılılara göre. Çünkü batı bizi Avrupa
Birliğine bile almayıp siz gericisiniz dedi. Git modernleş düşünürüz dendi. Yani onların istediği kıvama bile gelsen yine biz duruma göre bakacağız dendi. Şimdi Batının sömürmek amacıyla girdiği Ülkelere sizi modernleştirdim ve de modernleştiriyorum demesiyle başlayan süreci reddettiğimde ben geri mi kalmış olacağım. Bu nimetten nasibimi almamış mıolacağım? Ve de onlar beni zorla mı kendi yollarına getirecek? Ne yani benim yaşam amacım modern birey olmaya mı çalışmak? Modern olmasan ölürsün. Benim elimden de olur başkasına da yaptırabilirim. Ya da bana bu iğrenç sözü söylediklerinde Dünyanın diğer kısmı sessiz mi kalacak? Biri karşıma geçip nasıl bir şeyle karşılaşacağımı söylese daha cesur bir yazı yazardım. Ama tüm yazılarımız gibi bu da literatüre ve modern insanların istediği kalıba uygun halde yazı olmasına gayret edeceğiz. Siz istiyorsunuz biz yapıyoruz. Ne de olsa bizden önce bir şey yapmışsınız ve bizden daha ilerdesiniz.
Zamanında üniversiteyi bitirip Mardin’e geldiğimde Felsefe yapan Nusret amca diye biriyle tanıştım. Kendisi Mardinli ve çok güzel saz çalardı. Bana ve de yeni tanıştığı kişilere sohbetin sonunda anlattığı Antik Yunan Filozofları ile ilgili küçücük bir hikâyesi vardı. Şöyle ki Nusret amca batı modernizmini, felsefesini reddeden ve onların bize öğretmeye çalıştığı kudretin aslında bizde var olduğunu savunan bir düşünürdü. Sivri dilli olduğu için de her toplumda barınamazdı. Şöyle ki kendini filozoflarla bir masada oturuyor vaziyette hayal edip şunları söylerdi; Ey antik Yunan Filozofları ve bize modern olun diyen batı medeniyeti!
Nusret amca olayı biraz uzatmak için tüm uzuvları sayıp bizim sizden ne eksiğimiz var derdi.) Ben kısaltıp şöyle devam edeyim. Biz sizinle aynı bedene, aynı gök kubbeye, aynı beyne ve aynı ruha sahibiz. Öyleyse neden sürekli bana ne yapmam gerektiğini söyleyip duruyorsun. Bana anlattığın Fen Bilimleri bizim eserimiz, Sosyal Bilimler bizim eserimiz ve Astronomi bizim çalışmalarımız. O zaman neden benden daha önde gibi duruyorsun? Diye sorardı Nusret amca. Onların adına da cevabını şu şekilde verirdi. Çünkü biz sizden daha önce doğduk. Tabi Nusret amcanın buradaki tabiri argoydu. Mesele işte bu kadar basitti.
Onlar bizden önce uyandılar. Bu yüzden de tanımı onlar yaptılar. Yaşayacağımız çağı onlar tanımladılar ve onlar kurdular. Bu yüzden biz de kurulan oyuna dâhil olduk. Ve en sonda yazacağım cümleyi şimdilik bir kenara bırakıp Modernizmin zorla kabul ettirilmesini postkolonyal söylemler ekolünde değerlendirmeye geçelim.
Amerika namı diğer Yeni Dünya 1500’lü yıllarda İtalyan denizci Kristof Kolomb tarafından keşfedilmiştir. Yani Avrupalılar buldu. Ve de milyonlarca Amerika yerlisi katledildi. Artık bunu bilmeyen yoktur. Koloni döneminden tutun ta günümüze kadar! Ya oyuna uyarsın ya da oyundan çıkarsın mantığı devam ediyor. Varsayalım ki bu yerliler kendi kabuklarından çıkmak istemiyor. Modernizm denen olguyu reddediyor. Burada modern olmanın birçok anlamı olmasına rağmen biz modernleştirilecek topluluk için iyi bir şey olduğunu varsayalım. Bu cümlenin hem etkeni hem de edilgeninin laboratuvar ortamında düşünelim. Tıpkı bazı kimya sorularının diğer etmenleri göz ardı edildiği gibi biz de bu deneyi laboratuvar ortamında gerçekleştirdiğimizi düşünerek diğer etkenleri göz ardı edelim.
Çağ dışı kabileyi ele alalım. Yeme içmeyi bilmiyor. Doğal Seçilim Yoluyla Olan Türlerin Kökeni veya Yaşam Mücadelesinde Desteklenen Irkların Korunumu" olan, kısaca "Türlerin Kökeni" adlı teze uygun halde bir rekabetle yaşamaya çalışan bir kavim. Bunlarkendi içinde de ilkel yöntemlerle yaşıyor ve çevresinde yaşayan diğer (modern) toplumlara zarar veriyor. Sen modern devletin devlet başkanı olarak bunlara en az zararı verecek şekilde ya da hiç zarar vermeden geliştirebilecekken Amerika yerlilerine yapıldığı gibi önce onları medyaya kötü olarak gösteriyorsun sonra da katlediyorsun. Birkaç yıl sonra o modernizmi reddeden toplumdan numune denecek sayıda kişi kalıyor. Onlar da moderniteyi kabul edip senin halkın gibi yaşamaya başlıyor. Sen şimdi ne yaptın? Topluma iyi bir şey mi yaptın? Bu yüzden tavrımı net bir şekilde ortaya koyarak eğer bahsettiğiniz modern hale getirmek meselesi buysa ben geri kalmak istiyorum. Bu haksızlığı, zalimliği siz alın Avrupalıların
Afrika’da, Asya’da ve Ortadoğu’da koloniler kurup onlara sözüm ona modernlik götürüp onların da yer altı zenginliklerini alan postkolonyal söylemler penceresinden modern ülkelere de yorabilirsiniz. Yorumlar bizi bir yere götürür mü bilmiyorum ama Vicdan insanı çok ileriye götürür. Deyip burada bir şey itiraf etmek istiyorum. Ben bu derste bu konuyu tartıştığımda bazı toplumları zorla modern yapmanın doğru olduğunu söylemiştim. Bu bir anlık öfkeyle ağızdan çıkan bir şeydi. Çünkü o dönemde kafamda öğrenmek ve diplomalı olmanın çatışması mevcuttu. Bunu savunurken de aslında bu olayı gerçekleştirenlerin insan olduğunu unutmuş ve modernleştirirken öldürebileceğini unutmuşum. Yaşamak her zaman ölmekten daha iyidir.
Bu yüzden paragrafın başında zorla modernleştirilebilir diyecekken paragrafın sonlarında bu fikri katiyen reddedip asıl inandığım düşünceyi savundum.
Gelgelelim cümlenin sonuna. Yaşadığın çağı tanımlayamazsan tanımlanırsın sözünü söyleyen bir düşünürümüz var. Kendisi Modernizmle ilgili şöyle demiş; Müslüman toplumlar, modernliği anlamadan, modernlikle hesaplaşma çabası ortaya koymadan, fenâ hâlde postmodernliğe yakalandılar. Müslüman toplumlardaki -bütün kesimlere mensup- «aydın” ve elitlerin, dünyada, coğrafyamızda ve ülkemizde yaşanan temel varoluşsal sorunları anlamakta zorlandıkları, “sapla samanı birbirine karıştırdıkları”, büyük bir zihnîve ontolojik savrulmanın yaşandığı ürpertici bir zaman diliminde yaşıyoruz.
Oysa çağ'ı tanıyamazsanız, tanımlanmaktan kurtulamazsınız. 7 Son vuruş cümlesini de bunu seçtim. Kasa her zaman kazanır. Çünkü onların modernizmi bu. Bizim değil. Bu yüzden kasa onlar oyunu onlar kurdu. Kasa daime kazanır…
KAYNAKÇA
1) Edward W. Said, Oryantalizm (Doğubilim) : Sömürgeciliğin Keşif Kolu, Fransızcadan
Tercüme eden. Nezih Uzel, Pınar Yayınları , Birinci Basım ; Mart 1982
2) Prof. Dr. Samuel P. Huntington’ın Medeniyetler Çatışması, Serdar Kaya ,
www.derinsular.com, Aralık 2007
3) Remzi Avcı, Alman Oryantalizmi: Carl Heinrich Becker ve Martin Hartmann
Örneğinde Osmanlı Toplum ve Siyaset Söylemi, Yayınlanmamış Doktora Tezi.
4) Joseph CONRAD, Karanlığın Yüreği, Çev. Sinan Fişek, İletişim Yayınları, Nisan
1994, s10
5) Prof. Dr. Sut Jhally- EDWARD SAID İLE ‘ORYANTALİZM’E DAİR…∗Röportaj
Çevirisi –Necmettin Erbakan Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 41, 2016, s.167-
.178
6) URL - http://file.setav.org/Files/Pdf/medeniyetler-catismasi.pdf sayfa 2
7) Dr. Remzi AVCI -Oryantalizmin Dönüşümü,
https://davetmektebi.com/oryantalizmin-donusumu/ Mayıs 2, 2020
8) Doç. Dr. Bünyamin SOLMAZ, Modernlik ve Modernleşme Kuramlarına Yöneltilen
Eleştiriler, Selçuk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Din Sosyolojisi Anabilim Dalı
Öğretim Üyesi, Selçuk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 32, 2011, s. 35-58.
9) Kaymaz, Şeyhmus, Sömürgeciliğin Meşruluğu –Postkolonyal Söylemler Final Ödevi notları- Birinci soruya cevaben en son kapanış cümlesi.
10) Yusuf Kaplan, Çağ'ı tanıyamazsanız, tanımlanırsınız- Yeni Şafak köşe yazısı,
URL- https://www.yenisafak.com/yazarlar/yusuf-kaplan/cagi-taniyamazsaniz-
tanimlanirsiniz-2028709