HAYATTAN KESİTLER
Bugünkü konumuz gençlik. Hani söyler ya, usta emeksiz dert tuzsuz çorbaya benzer. Yani kısaca emek verilmeyen hiçbir şey dert bile olsa onun sıkıntısı kahrı yaşanmadığı müddetçe selamete erişemez insan. Bu gençlik içinde böyle. Mesela belli dönemlere gelen gençliğe bir bakalım.
Gençliğin, çağımızın hızla değişen dünyasında kendisini bir yere koyma ve ispat çabası ya da en kısa adıyla kendisini bulma çabası şu sıralar adına ne denir ise denilsin İster Z ister Y isterse herhangi bir argüman. Çağımızın gençliğinin en temel argümanı şuanda varlık içinde yokluk çekilmesi. Buda geçmişin en ağır yükünü kaldırmış ve en zor şartlarını görüp geçirmiş ebeveynlerin, bizim olmadı onların olsun argümanını kendilerine şiar edinerek varlarını yoklarını onlara vermeleri. Peki bunu verirken yani varını yoğunu onlara harcarken eksik kalan en büyük olgu nedir sizce? Hemen söyleyelim gelenek, görenek, örf ve âdetlerimizin aile olgusunda geçmişten günümüze süregelen birçok şeyin onlara öğretilmesi konusunda eksik öğretilmesi. Bunda başta dini kuralların saygının, sevginin ve merhametin Maalesef ki tam manası ile öğretilmediği gerçeğine çok üzücü bir şekilde varıyoruz. Bencil bir toplum haline gelip onların var benim neden yok düşüncesi ile yetişen bir gençlik var. Daha fazlasını arzu etme istemek ve elde edilince de çabuk sıkılmakla gelip geçen bir zaman sarmalına dönüşmüş durumda.
BURADAN TÜRK GENÇLİĞİNE emanet edilen bu vatanın genç ve çılgın evlatlarına şunu söyleyelim. Gelecek sizin ellerinizde şekillenecek o yüzden muhtaç olduğunuz kudretin damarlarımızdaki asil kanda mevcut olduğunu unutmayın. Ama birde şunu unutmayın! Geçmişten ders çıkartarak geleceğinizde size öğretilen aile geleneklerini de yaşayarak ve yaşatarak İnsanlığa büyük bir örnek olun
Saygılarımla