MUSTAFA KATIRCI

Tarih: 06.06.2023 08:34

Hayattan Kesitler

Facebook Twitter Linked-in

Hayattan Kesitler

Hemen hemen hepimiz bir şekilde eğitim hayatına girdik belli yaştan sonra. Hatta sınavlara dahi alınmış ve puan ortalamasına hatırı sayılır bir yeri olan, Din kültürü ve ahlak bilgisi dersi. Günümüz sosyal yaşantısına direk etki eden ve insanları bir birinden ayıran, ayrıştıran ve hatta ahlaki bir bunalıma dahi sürükleyen bir ders daha var oysa. Tabi ki şaka öyle bir ders yok ama, ismi olsa olsa böyle bir şey olabilir miydi, düşünmemiz gereken konu da bu galiba.

 

SOSYAL MEDYA VE LİNÇ KÜLTÜRÜ DERSİ

Konusu ahlaka ve edebe dayanıyorsa ki, adına sosyal medya denilen olgudan bahsedersek eğer, tabii ki böyle bir dersten sınava tabi tutulmuş olsak şu anda 30 yaş ve altındaki genç nesillerin Matematik, Fizik, Kimya hatta ve hatta yine az önceki bahis ettiğim Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersinden daha fazla geçer not alacaklarına hiç şüpheniz olmasın.

Gel gelelim asıl sorun nerede onu bulmaya çalışalım. Hadi ben gibi aciz bir insanın sırf ismi sosyal medyada aşkın şövalyesi olduğu için yazdıklarıma bakmadan, yazdıklarımda bir mana dahi bulmadan, anlayamadan, paylaştığım bir resmin altına yazdığım onca güzel kelama bakmadan, ismimden dolayı yaptıkları ahlaksızlığı anlatsam burada yazı yetmeyebilir. Hadi biz aciz naçizane bir insanız. Birde halkın gözü önünde olan insanlara yapılanlara ne demeliyiz peki?

En basitinden örnek verelim. Dün itibari ile TÜRKİYE Süper Liginde şampiyon olmuş takımın kutlamaları sırasında, ellerinde önceden hiçbir hazırlık olmadan doğaçlama yaparak işinin hakkını veren spiker üstatlarımızın arasındaki diyalogdan dahi bir kesit alarak bu güzide spikerlere yapılan sataşmalar ve dalga geçmelere ne diyelim? İnanılmaz bir aşağılama ve linç hatta ahlaksızca sataşmalara varan sözler söylemek hangi hak ve ahlaka sığar, anlaşılır gibi değil.

Toplumun genel kesimindeki ahlak sorunu şu anda sosyal medyanın ve özgür düşünce kisvesinin sonuna kadar sınırlarının zorlanmasından kaynaklandığı gerçekleri var. Hiç mi düşünmez bunu yapanlar bu insanlarında bir ailesi var diye mesela? Ya da kendisini onun yerine koymak gibi bir duruma neden hiç akıl erdiremez. Empati eksikliği de bizim insanımızda maalesef ki çok düşük seviyede.

Diyelim ki empati yapma beceresi düşük İnsanlar. Peki ne olacak böyle?  Ya da bu ahlaksızca sataşmaların, yorum yapmalarının sebebi ne? Belki de bu tür davranışlardan kendisine bir paye çıkartma hatta bu yapılan yorumlar nezdinde yine kendisine takipçi kasma düşüncesi olması da muhtemel. Bunu yaparak bu insanlar kendisini aşağılık kompleksi haline büründürdüklerinin farkına dahi varamamaktalar.

Yukarıda bahsettiğim iki güzide insana bu yapılan şey ilk değil belki de son olmayacak, hatta göz önü diye tabir ettiğimiz birçok insanın hayatı sosyal medyadan gelecek olan ve sinsi kirlenmiş saldıranlarla Reel yaşamları her daim etkilenmeye devam edecek.

Tüm insanlara bu yazı ile ulaşalım istiyorum. Eleştiri yapılacak evet, hakaret ve aşağılama olmadan eleştiri yapılsın ki insanlar söylem ve eylemlerine bir yön verebilsin.  Ahlaksızca davranmadan, kalp kırmadan yaşamak gerekiyor çünkü yarın ölüm var bunun bilinci ile yaşamalıyız.  

Hadi bir hikâye ile bitirelim;

Zamanın birisinde usta ve oğlu bir dükkânda çalışırlarken, ustanın oğlu bir gün isyan eder. Yaptıkları iş ona ağır gelir. Babaya isyan eder durur.  Usta da “evlat sen adam olmazsın,” der durur.

Gel zaman git zaman usta oğlunu iş yerinden bir sinir ile kovar. Aradan uzunca zaman geçer çocuk okur ve bulunduğu ilçeye kaymakam olur. Kaymakam olarak babasının yanına getirilmesini ister. Ustaya derler ki; “kaymakam bey seni çağırıyor!” Adam şaşırır! “Benim kaymakamla ne işim olur?”  Adamı apar topar getirirler.

Neyse giderler adam eli bağlı şekilde kaymakamın odasına girer. Kaymakam sırtı dönük döner koltukta bekler öyle. Koltuk döner ve bir bakar ki oğlu, 

“Ya… Baba bak gördün mü? Sen bana adam olamazsın demiştin. Ama ben kaymakam oldum gördün mü?”

Adam şaşkın ama biraz gururlu, oğlu kaymakam olmuş, bir o kadar da kırgın vaziyette başını öne eğer ve herkesin içinde;

“Oğlum ben sana kaymakam olamazsın demedim ki, sen adam olamazsın dedim. Kaymakam olmuşsun ama adam olamamışsın.” Der  

 

Kıssadan hisse işte 

Anlayana sivrisinek saz 

Anlamayana davul zurna az

 

 

Saygılarımla


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —