DEDİKODU "KAPIMDA Kİ KULAK"
Değerli dostlarım, bu yazımda İnsan hayatını etkileyen, geçmişten günümüze birçok kez karşımıza çıkan, bir ikilemden bahsedeceğim. İnsanın en yakın dostu, şüphesiz ki kendidir. Sakın yüzünüzü ekşitmeyin elbette ki hepimizin bir can ciğer dostu arkadaşı vardır. Ancak unutmamanız gereken tek şey dönüp dolaşıp hep tek başına kaldığınız, her gün aynaya baktığınız o yüz sizin en yakınınızdır. Neyse konuyu dağıtmayalım dedim ya size ikilemden bahsedeceğim diye, bugün kİ konumuz "DEDİKODU" peki nedir dedikodu, nasıl gelişir, neden yapılır hangi amaca hizmet eder: D
Dedikodu nedir?
Başkalarını çekiştirmek, üzerine hikâyeler katıp, dilden dile bir kişinin veya olayın abartılıp toplum içinde konuşmasını yapmaktır.
Dedikoduyu kimler yapar?
Valla herkese göre basit bir açıklaması vardır. Dedikoduyu işsiz güçsüz, fesat ikiyüzlü kadınlar yapar. abowwww ahhh kadınlar ahhh…
Yok, yok bu kadar basit değil tabii ki dedikoduyu erkek, kadın hatta çocuklar bile kendi aralarında pek güzel yaparlar. Hiç öyle tek kalıba sokup işin içinden sıyrılmayın.
Her insanın bir yaşam tercihi, yâda tercih dışı yaşanmışlıkları vardır elbette ki. Dünya üzerinde yaşayan hiçbir canlı da sütten çıkmış ak kaşık değildir. Yani yaptığınız lafazanlıkların aynısını veya benzerini illâ sizde yaşamışsınızdır.
Dedikodu yapanların akıl sağlıklarının çok fazla yerinde olduğunu da söylememiz pek doğru olmamalı. Kendi hayatlarını bir kalem de silip, bir başkası hakkında kendine yorum yapma hakkı tanıyanlar dedikodu insanlarıdır. Yapamadıklarını, yâda başından geçenleri unutarak varsa bir kıskançlığı ortaya koyarak kötüleme, kınama yöntemi ile zevk ve mutluluk duyarlar.
Ben her zaman şunu savunmuşumdur. Yanımda benim tanımadığım yâda iyi bildiğim herhangi bir konu yâda kişiyi anlatmayın. Anlatacak olanda benim yanımda çok fazla durmasın. Bu sebeple çok fazla da arkadaşım yoktur. Hesabını veremeyeceğiniz konuşmaların içine girerek kul hakkı almakta bir başka konudur. Hem öbür dünyada hem de bu dünya da illâ karşınıza acımasızca çıkacaktır yaptığınız eleştiriler.
Terbiye ise yine aile tarafından verileceğine göre çocuklarınıza, kişilerin dış görünüşlerinin, yaşam tarzlarının çok irdelenmemesi gerektiğinin öğretilmesi gerekir.
Geçmişte sırf konu komşu dedikodu yapar diye insanlar istedikleri işlere, istedikleri eşlere yâda hayatlara, özgürlüklere maalesef, kavuşamamıştır. Nedense o dönem de ailenin kendi arzuları değil de başkalarının konuşmaları ön plâna atılmıştır. Lâkin dikkat ederseniz kim ne kadar çok konuşmuş ise o aile, komşu, arkadaş topluluğu, konuştukları yadırgadıkları şeylerin iki üç mislini kendi hayatların da yaşamıştır. Bu da karşı tarafın ne kadar kıskanç ve kendi menfaatleri için yaşadıklarını gösterir. Bir kişi kendi için doğru olanı neyse onu yapmalıdır. Büyüklerin nasihatlerini, eş dostun fikirlerine başvurmak; onları dinlemek zenginliktir. O kişiler sizlerin iyiliğini düşünmekte yâda yol gösterici tavsiyelerde bulunmaktadırlar. Bu çok ayrı bir konudur ancak diğer tarafta ki dedikoducular…?
Meselâ bir örnekle verelim dedikoduyu, maalesef sadece dış kapı mandalları “Aile dışı insanlar.” değil, kendi akrabalarımızın dedikodu yapması en ilginç olanıdır. Özellikle en yakın tarihlerden anlayacağınız örnekler verirsek, internet paylaşımlarıdır. Falanca bir kişi gider sizin annenize yâda birinci derece yakınınıza şunu anlatır. “Aaaa görüyor musun? Falan sosyal mecrada kızın bir fotoğraf paylaşmış ne kadar ayıppp.” fotoğrafa bir bakarsınız gayet masum usturuplu bir resimdir. Ancak dedikoduyu duyan aile büyüğünüz kimse ile kötü olmamak için sizden “Kızım; aman sen resim koyma. Bak falanca senin hakkında şunu bunu söylüyor.” der haklı olarak. Haklı diyorum, çünkü o da geçmişte mahalle baskısı ile büyüyen bir nesildendir. Onu yargılayamaz yâda değiştiremezsiniz. "Siz gelecek kendi neslinizi ancak bu baskılardan ayrı bir terbiye ile büyütebilirsiniz." Siz o dedikoduyu yapan kişinin çocuğunun fotoğraflarına bakmak istersiniz tabi istem dışı, işte komedi orada başlar. Siz gayet üstü başı giyinik arkadaşlarınızla otururken resim çektirdiğiniz için, hakkınızda lâf çıkmıştır. Ancak yakınınızın kızı bikinili elinde alkol şişeleri ile çekilmiş âlem fotoğraflarına tanık olursunuz. Ahh ahh insan fesat olmasın. Şimdi bu ne perhiz bu ne lâhana turşusu. Hoş bu konuda kızın fotoğrafları sizi ilgilendirmez. Hayatına paylaşımlarına saygı duyarsınız. Ancak size sizin için söylenenlerin mantığını ister istemez düşünürsünüz.
Susmayacağım eleştireceğim, sizlerin de varsa eleştirmemi istediğiniz konular bana sosyal mecralardan istekte bulunabilirsiniz.
Yapmayın dedikoducular nifak sokmak seni kurtarmaz. Bugün biz üzülürüz elbet, yarın sizlerden fitil fitil çıkar. Hadi şimdi kendi ayıplarınız ile yolunuza devam edin. Ben kitap okuyup varsa bugüne özel hayır yapmak istiyorum. Gönlü güzel yüreği ahlâklı dostlarım sizlerde kendinizi fesatçıların lâflarına bırakmayın, başkaları için değil kendiniz için yaşayın. SEVGİLER